Anksiyete veya endişe, canlılarca deneyimlenen kaygı, korku, gerilim, sıkıntı halidir. Nedeni belli olmayan tedirginlik hali olarak da açıklanabilir. Anksiyete bazı kuramcılara göre yaşanan iç çatışmaların sonucudur. Bazı kuramcılara göre öğrenilmiş davranışlardır (Oktay, 1991).Canlıların dış ortama uyum çabasında koruyucu bir tepkidir. Denetim dışına çıkıp kişinin işlevselliğini aksattığında anksiyete bozuklukları olarak incelenir. Psikiyatride bir grup hastalığın genel adıdır.
Anksiyete bozuklukluğu ise somatik belirtilerin de eşlik ettiği, normal dışı, nedensiz bir tedirginlik ve korku hali olarak tanımlanabilir.
Somatik belirti olarak kast edilen, hiçbir fizyolojik neden olmamasına rağmen kişinin ishal, baş ağrısı, karın ağrısı gibi şikayetlerinin olmasıdır. (Işık 2016) Yaygın kaygı (anksiyete) bozukluğu, ayrılma kaygısı bozukluğu, panik bozukluk, toplumsal kaygı bozukluğu (sosyal fobi), özgül fobi, agarofobi, seçici konuşmamazlık (mutizm) genel olarak anksiyeteye bağlı bozukluklardır.
Çocuklarda anksiyete bozukluğunun belirtileri aşağıdaki gibidir:
KAYGININ NEDENLERİ
Çocuklukta kaygı anne-baba tutumları, aile yapısı, yaş, sosyo-ekonomik düzey, cinsiyet, kardeş sayısı gibi faktörlerden etkilenebilir. Kaygı düzeyi cinsiyete göre farklılık
göstermektedir. Örneğin yapılan araştırmalara göre kızların kaygı düzeyleri erkeklerin kaygı düzeylerinden daha yüksek olduğu saptanmıştır. (Çiftçi 2013 )Yine anne-babanın çocuk yetiştirirken kaygısının yüksek oluşu çocuğun da kaygılı büyümesine neden olabilir ya da baskıcı ve otoriter bir tutumla büyüyen çocuk hata yapmaktan korkup kaygılanabilir.
Çocukluk ve ergenlik yılları boyunca gelişimsel özelliklerin de etkisiyle kaygıya kaynaklık edebilecek durumlar bulunmaktadır.Yaşa göre kaygının olası kaynakları aşağıdaki gibidir:
0-1 yaş
1-3 yaş
3-6 yaş
6-7 yaş
KAYGILI ÇOCUKLARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ
Kaygılı çocuklar okul yaşamlarında ve sosyal hayatlarında bir çok zorlukla karşılaşabilirler. Bu da kendi potansiyellerini gerçekleştirmekle ilgili sorunlar yaratabilir. Kaygılı çocukların bazı ortak özellikleri aşağıdaki gibidir.
KAYGININ UZUN SÜRELİ ETKİLERİ
12-18 ay arası çocukların anneleriyle olan ilişkilerinde veya anne-baba arasında belirgin bir kaygı varsa bu çocuklar 6 yaşına geldiğinde diğer çocuklara nazaran sosyal ilişkilerinde kendilerine olan güvenleri azdır ve diğer insanlara güvenmekte de güçlük çekerler. Daha uzun süreçte kaygı bozuklukları tedavi edilmez ise kişinin sosyal işlevlerini ve yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir
Örneğin ,çocukluk çağı sosyal fobisi tanı konulup tedavi edilmez ise önemli uzun süreli olumsuz etkileri olabilir. Sosyal fobi okul reddi, eğitimin erken sonlandırılması ve iş hayatına katılmama gibi sonuçlar görülebilir. Ergenlerde karşı cinsle olan arkadaşlıklarda önemli aksamalar meydana gelebilir.(Öztürk, Gökçe. 2014) Ya da panik bozukluğu olan bir
ergen uzun süreli tedavi edilmezse atak geçirmemek için kalabalık ortamlara girmekten kaçınabilir, performans kaygısı olan bir çocuk tüm akademik hayatı boyunca sınavlardan önce mide bulantıları, baş dönmeleri gibi psikosomatik yakınmalar yaşayabilir ve potansiyelini tam olarak ortaya koyamayabilir.Uzun süreçte tedavi edilmeyen anksiyete bozuklukları kişinin benlik saygısının giderek düşmesine,sosyal olarak içe çekilmesine ve sosyal işlevlerin bozulmasına sebep olabilir.
Uzm. Klinik Psikolog E. Didar Bulut Terapi Enstitüsü/Beylikdüzü/İstanbul