Beylikdüzü Randevu (0212) 873 84 84 - (0553) 562 03 03

YAZILAR

Çocuğunuzun korkuları hayatını etkilemesin

Korku, çocukların çoğunda görülen, belli bir ölçüye kadar normal karşılanabilen bir duygudur. Bir kısım çocukta ise korku çok fazladır ve bu korkular çocukların hayatlarını etkiler. Korkulan nesne görünen ya da görünmeyen çeşitli birçok şeyden oluşabilir. Korku, bir gök gürültüsü olabileceği gibi, öcü yahut karanlık korkusu da olabilir. Çocuklarda korkunun olması henüz çevreyi yeni tanıdıkları ve bilmedikleri çok şey olmasından kaynaklanır. Çocuklar çevreyi daha iyi tanıdıkça ve zihinleri geliştikçe korkular da giderek azalır. Ama bazı insanlarda korkular seneler sürebilir ve fobiye dönüşebilir.

Korkular yaş dönemine göre değişiyor

 Korkular, çocukların bulundukları yaş dönemine göre değişiklik gösterir. Çünkü hayal güçlerinin ve bilişsel becerilerinin gelişmesiyle, çocukların dünyayı algılamaları da gelişir. Aslında çocukların verdikleri tepkiler normal tepkilerdir. Çocuklarda her yaş döneminin özelliğine göre değişik korkular çıkabilir ve zamanla bu korkular ortadan kaybolur. Yalnız kalmak, canavarlar, hayaletler, karanlık, sevdiklerinden birini kaybetme veya o kişinin ölümü şeklinde seyreden korkular çocuklarda sık yaşanır. Özellikle altı yaş civarında bu korkuların bazıları kaybolur. Ama ebeveynlerinden ayrılma veya terk edilme, fiziksel olarak zarar görme gibi korkular ergenlik dönemine dek sürebilir.

Korkular şekil değiştirebilir

Genelde büyümeyle beraber, okula başlama sürecinde ve okul döneminde çocuklardaki korkular şekil değiştirir. Belirsiz varlıkların yerini, okulda başarısız olma, yetersizlik, arkadaş ilişkilerini sürdürememe, kabul edilmeme ve ilişkilerde başarılı olamama gibi performans üzerine gelişen kaygılar alır. 0-6 yaş arasındaki çocuklarda anne-babadan ayrılma korkusuna çok sık rastlanır. Hatta bu korku okul çağında okul korkusuna dönüşebilir. Okul korkusu çocuğun okulda yalnız kalamaması ve annesini de yanında istemesi şeklindedir. Bazı çocuklar bu yüzden okula devam edemezler. Bu durumlarda tıbbi tedavi gerekebilir. Burada çocuk anneden ayrılınca bir daha onu göremeyeceği korkusuna kapılır.

Korku içeren sahneler izletmeyin

6 yaşlarında korkularda yeni bir artış gözlenir. Özellikle sesle ilgili korkular, hayalet, hortlak, cadı, şimşek, yalnız uyuyamama ve benzeri korkular bu dönemde üst düzeye ulaşır. Hatta bazen çocuklar tek başına kendi odalarında yatmak istemezler. Ayrıca izledikleri filmlerin etkisinde kalarak da korku geliştirebilirler. Bu nedenle çocuklara korku içeren sahneler seyrettirilmemesi büyük önem taşır. Bazen haberlerde yer alan olaylar, tanık olunan veya duyulan bazı hikâyeler çocukların korkularını çok fazla etkiler. Ailesini kaybetmiş, terk edilmiş ya da yalnız kalmış çocukların öykülerini duymak, çocuğun ailesini kaybetme konusunda korku yaşamasına sebep olabilir.

Ebeveynin iletişim kurması önemli

Çocuklarında korku olan aileler bu konuda çocuklarıyla konuşarak çocuğun hem korkularını ifade etmesini hem de ona güven vererek gerçekçi bir yaklaşımla olaylara bakmasını sağlayabilir. Bu şekilde korkular hemen kaybolmasa bile çocuğun gelişmesiyle zamanla azalacaktır. Anne babanın çocukları için aşırı kaygılanmaları da çocuktaki korkuları tetikler. Kafasında çocuklarının başına kötü bir şeyler geleceği senaryoları üreten ebeveyn, çocuğuna da ona göre davranarak aşırı koruyucu davranışlar sergiler. Doğal olarak böyle yetişen çocuklar aşırı ürkek ve korkak olur. Bu çocukların anne babadan ayrılma korkusu yaşaması çok olasıdır. Böyle durumlarda çocuk kendi başına okula gitmekten veya başka bir şey yapmaktan korkacaktır. Bu çocukların özgüveni de zayıf olabilir. Ayrıca yalnız yatamama, gece korkuları v.b. birçok korku gelişebilir. Bu nedenle ailelerin çocuklarını, gereksiz korkulara kapılmadan yetiştirmesi çocuklarda korkuyu azaltacağından önem taşır.

Dönemlere göre gelişen korkular

Çocuklar, ilk 6 ayda gürültü ve ani hareket eden nesnelerden, 7-12 ay içinde yabancı kişilerden, 1-5 yaş arası yüksek ses, karanlık, hayvanlar, aileden ayrılma ve rüzgardan, 3-5 yaş arası hayaletler ve canavarlardan, 6-12 yaş arası hırsız, cezalandırılma ve yaralanmadan korkarlar. Bunlar normal, döneme özgü korkulardır. 3 yaşından sonra bazen çocuk, ona rahatsızlık veren durumlarla baş edebilmek için, anne ve babasını ya da genel olarak toplumu ve kuralları temsil eden birtakım korkutucu figürler bularak, korku ve suçluluk duygularını onlara yansıtır. Bunlar bir cadı, hayalet ya da ejderha olabilir.

Bazı korkular yaşamı zorlaştırıyor

Bazı korkular çocukların hayatını aşırı şekilde etkileyebilir. Örneğin yalnız yatamazlar, evin içinde bir odadan bir odaya geçemezler. Dışarı çıkmaktan, okula girmekten korkarlar. Korkular, kaygı bozuklukları gibi diğer psikiyatrik hastalıklara dönüşebilir. Ayrıca bu korkular sırasında bulantı kusma gibi fiziksel semptomlar da görülebilir.

Gerektiğinde uzmandan destek alın

Çocukluk döneminde çok çeşitli nedenlerden kaynaklanabilen, çok çeşitli tiplerde korkular olabilir. Korkunun fobiye dönüştüğünü düşünüyorsanız yani çocuğunuz tüm güvencelerinize ve çabalarınıza yanıt vermiyorsa, dikkatini korkusundan uzaklaştıramıyorsa ve korkuları gelişimini veya günlük yaşamını engellemeye başladıysa  profesyonel yardım almalısınız.

ÇOCUKLARDA AŞIRI KORKU OLUŞTURAN NESNE VE DURUMLAR

  • Hayvanlar (genel olarak) kedi, köpek, yılan, böcek cinsleri
  • Kan ve yara
  • Karanlık, ateş
  • Yabancı bir insan
  • Yükseklik
  • Kapalı bir mekânda bulunma (asansör gibi)
  • Şimşek, gök gürlemesi

ANNE-BABALAR NASIL DAVRANMALI?

  • Öncelikle neden korktuğunu sorun ve sonra bu konuda onunla konuşun. “Bebek misin?” “Bunda korkacak ne var?” gibi çocuğun korkusunu küçümseyen sözler veya korktuğu şeyleri görmezden gelmek fayda sağlamaz.
  • Aşırı korumacı davranmayın ve korktuğu her şeyden kaçınmasına izin vermeyin ancak aynı zamanda da korktuğu şeyi denemesini istemeyin ya da korktuğu bir şeyi yapmaya zorlamayın. Geçmişte korktuğu ancak artık korkmadığı başka şeyleri hatırlatın.

                                                                                                                    KAYNAK: PSİKOHAYAT DERGİSİ SAYI/8

| | | | Tümü |